Osman TEMİZBAŞ

Osman TEMİZBAŞ


Yeni pelikanlar

31 Ekim 2017 - 06:23

Müşrikler Hz. Muhammed’in davetini etkisiz kılmak için kendi aralarında toplantılar yaptıklarında insanların Peygamber efendimizi dinlememeleri için çeşitli yöntemleri gündeme getiriyorlardı. Bunlar arasında Efendimizi yalancılıkla, akraba arasını bozmakla, şairlikle, mecnunlukla vb. suçlamalarla ( iftiralarla ) itham etmek vardı. Ancak başta kendileri söylediklerinin yalan olduklarını bildikleri için iftiraları tutmuyordu. Çünkü karşılarında bir diğer ismi El Emin olan ( kendisinden emin olunan ) insanlığın medarı iftiharı bulunuyordu. Kısa zaman geçmeden yalanların başlarına bela olup rezil oluyorlardı.

Günümüz İslamcılarının içine düştükleri durumları görünce emin sıfatının nasıl savrulduğuna şahit oluyoruz. Artık insanların iftira atmalarına gerek kalmadan önüne gelen onları yalancılıkla, iftiracılıkla, yolsuzlukla, namussuzlukla suçluyor ve bu suçlamaları yalanlamak bir yana daha da pekişerek gelişiyor. Kimse yalan demediği gibi daha şunlarda vardır eklemelerini görüyoruz. Maalesef ileride etkilerini daha çok yaşayacağımız bir savrulma ve etiketlemeyi İslamcılarımız sayesinde yaşayacağız.

İşin birde uydudan geniş bakılarak izlediğimizde dünyada İslam dünyasına biçilen rolün yansımaları karşımıza çıkıyor. Bir tarafta itibarları giden İslamcılar, bir tarafta cihadın içini boşaltan ganimet ve kadın düşkünleri, bir tarafta hariciler, bir tarafta ırkçılığa bulandırılmış İslam, bir tarafta laytlaştırılan islam vb. Sonrasında küresel çapta bir islamdan uzaklaştırılma operasyonu ve bilerek ya da bilmeyerek bu operasyona alet olan figüranlar.

Halbuki bu operasyonlara sadece bir sıfatımızın yetmesi gerekiyordu. Oda El Emin sıfatı. Biz bu sıfatla islamın ilk dönemlerinde kiminle karşılaşırsak hayat veriyorduk ve karşılaşılan toplumların çoğu ( çinden Endonezyaya, asyadan Avrupaya bir çok yerin ) müslümanlaşarak hak dini bulmaları sağlandı. Ancak günümüzde müslümanların içine düştükleri hastalıklar ( dünyaperestlik, ırkçılık, mal ve kadın düşkünlüğü, makam ve mevki sevdası vb. ) nedeniyle dünyada İslamla tanışması gereken 8 milyara yakın insanın şuan için islamdan uzak durmalarına biz neden oluyoruz. Hatta sağlıklı bir anket yapılırsa İslam esaslarının gerçek manada uygulandığı bir anayasaya sosyalistlerden ve gayri müslümlerden daha çok kendilerini islamcı gören insanların karşı çıkacağını öngörebiliriz. Çünkü adalet yoldan sapanların işine gelmez. Çünkü gerçek islam ırkçılığa pirim vermez ve çok tehlikeli görür. Zengin ve fakir ayırımındaki farka fazla izin vermez, Mazluma hakkı alınıncaya kadar sahiplik yapar. Bu değerler islam sayesinde kendilerine ayrıcalık verilmesini isteyen ve Ahiretin sadece kendi karşıtlarından hesap sorulan yer olarak gören yanlış zihniyetin işinede gelmez.

İslam coğrafyasında islamcıların eline çok fırsatlar geçti. Ancak islamcılar batı dünyasının kendi aralarında terk ettikleri hastalıklara ( ırkçıklık, sülalecilik, makam ve mevki düşkünlüğü, lüks ve gösteriş merakı vb. ) talip oldular ve bu fırsatlar maalesef çoğu zaman elimizden kaçtı.

Dünya yeni bir çağın arifesinde iken İslam dünyası gene treni kaçıracak gibi görünüyor. Dünyanın gelişmiş ülkeleri yapay zeka, robot üretimi ve sınırların kalkarak dünyalılaşmaya doğru giderken islam coğrafyası ırkçılık, mezhepçilik, yolsuzluk, makam ve mevki için mücadeleler, vb. Hastalıklar sayesinde gene sömürülen, küçük menfeatleri için batıya boyun eğen, bibirinin kanı üzerine kahramanlık yapan bir dünya olarak kalacak gibi.

Gönül isterdi ki maddi ve manevi hastlalıklarını çözmüş, dünyaya ahlaki, ilmi ve insani alanlarda numune olan, El Emin sıfatı ile işte beklenilen hayat denilen, kaybolan insanlığın bulunduğu güvenli liman olan bir coğrafya olalım. Genede geç değil eğer bu çağda da gene sömürülen, katliamlara insan kaynağı olan, ilimde çok geride kalan olmak istemiyorsak insani erdemleri yakalayan ve yaşayan, kalbi huzurlu ve kinden kibirden arınmış olan, ilmi gerçeklerin karşısında olmayan ve ilmi verileri keşfeden bir toplumla vakit kaybetmeden yola çıkmalıyız. Gerisi kölelik, kan, göz yaşı, sömürü ve robotlara biat eden bir coğrafya olur...

Gelelim birazda kendi çoğrafyamamız siyasi aktörlerine evet Türkiye ülke olarak konum olarak batını gözde cazibe ülkelerden biri kendi içimizde kargaşa çıkarmak için ellerinden gelen herşeyi yapıyorlar sağlam dik duran lider sayesinde hayalleri gerçekleşemiyor.

Dış politikada görmezden gelen siyasi yanlış adımlar, gerekse Ak Parti yönetiminin son zamanlarda kendi fabrika ayarlarına geri dönüş mücadelesi bir nebze olsun ülkenin nefes almasına vesile olmuştur.

Bu adımlar ne kadar yeterli olabilecek?

Belediye Başkanlar istifaları alınması ile mi? Yoksa yeni il başkanlarının atanması ile mi ? Değil gelen gideni aratacak durumda olmasın mı? yeni oluşan yönetimlere baktığımızda eş,dost,ahbap zaten vardı,artık o ilin sayılı zenginleri yönetimlerde görev verilmekte sivil toplum kuruluşlarından fikirler alınmamamakta yeni atanan Valiler halkı düşünmeden khk lar ile değişik farklı yönetmenlikler çıkararak esnafları mağdur etmekte ve Bu Bürokratlar Ak Partinin oy kaybına sebep olmakta, asıl değişimi doğduğumuz mağdur edildiğimiz Partimizin ilk yıllarına geri dönüş yapmamız ile olacak bu halk bize güvenip iktidar yaptı..Yeni mağdurlar yaratmadan haklıyı,haksızı ayırarak ancak onların gönüllerinde yer edinebiliriz ?

Türkiye ve Ak Parti bilmeli ve anlamalı ki bu ülkede farklı lisanlar,ırklar,dinler yaşmakta onları göz ardı etmememli Etnik Milletçilik,Irkçılık Hemşericilik Bazı Bakanlıkların başka cemmatlere peşkeş çekmek ile yeni vesayetler oluşturacak,Peygmber efendimizin dediği gibi işi Ehline vermeliyiz

..Bu davanın başında olan zahmetini eziyetini çeken kimse yok zengiler partisi olduk. Ülkemzin ve Partimizin geri gitmesine sebep olacak kendi halkımıza vermiş olduğumuz sözler doğrultusunda dava şuuru ile yol kat edebiliriz.

ağa,paşa,kodoman,fabrikatörler,zenginler il yönetimlerinde görevler verilmekte Partimizi ancak geriletir bu değişimler Çünkü bize halk adamı lazım Reis gibileri, Proje üretmeyen ancak hava atıp Otel toplantıları katılıp bir yere gidince Ak Parti siyasi kimliğini masaya koyarak iş bitirmek kendi yandaşlarına ihaleler kazandırmak ile yürütülmez sonumuz Anavatan Partisi gibi olur bu davada samimi dürüst insanlar olduğu kadar riya ve yalakalıkla koltuk mevki için kendi dava arkadaşını satan satana bumudur ümmetçilik bumudur davamız özümüz Hakka ve Halka verdiğimiz söz,bir doğulu batıda siyaset yapamıyor neden? Bir battılıda doğuda yapamıyor o zaman bizim Dinimizin emir etiği kardeşlik nerde kalıyor . Ben bir Ak Partili olarak bu öz eleştiriyi yapmak zorundayım yoksa hepimiz kayıp ederiz 80 milyona ahirette hesabını veremeyiz...Ve bu Ülke başka Bir Recep Tayyip Erdoğan gibi lider çıkarmayacak onun davasına sahip çıkalım o yanlız kefenini giymiş çıkmış yolla Haktan ve halktan başka kimsesi olmayan yanlız insan..

Bu yazı 40777 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum