UZAK DİYARLARI YURT EYLEDİK
9. BÖLÜM
Ramazan amca ile aramızda geçenleri dinleyen babam, üzgün bir şekilde inşallah iyileşirsin Ramazan dostum, Allah sana acil şifalar versin. Allah dert vermiş ilacını da vermiş! Yanlız hastahaneden çıkmak için acele etmene gerek yok. dedi.
Babamın söylediklerini onaylamak için Evet Ramazan amca babam doğru söylüyor. Hastaneden çıkmak için kesinlikle acele etmemelisin. İşi gücü bir tarafa bırak, takma kafana. Bu hasta halinle seni çalıştıracak değiller ya! dedim.
Ramazan amca gülümseyerek, yok yok, bir şeyimin olmadığını ben de biliyorum. İnşallah kısa zamanda iyileşir ve işimin başına dönerim dedi. Bunun üzerine Ramazan amca gel seninle çok ciddi bir şey konuşalım dedim. Ramazan amca meraklandı. Bana bakıp durdu. Babam da meraklanmıştı. Onları merakta bırakmamak için konuya girdim. Ramazan amcaya aynen şunları söyledim, Ramazan amca bunca yıldır bıkmadan usanmadan çalıştın. İyi kötü birşeyler kazandın. Biliyorum ki Siverekte şöyle böyle bir iki yatırımın var. Şimdiye kadar kazandıklarınla kendini kurtaramamışsan bundan sonra hiç kurtaramazsın. Beni dinlersen bu günden tezi yok gel seni hemen emekliye sevkedelim ve zaman geçirmeden Sivereke gönderelim seni dedim.
Ramazan amca bunları duyunca nasıl emekli olacağım? Emekliliğime daha üç yıl var. Altmış beş yaşına girmeden beni nasıl emekliye ayırırlar? dedi ve devam etti aslında bu yıl emekli olmam gerekirdi. Çünkü normalde bu yıl altmış beş yaşıma girdim. Yıllar önce Hollandaya gelmek istediğimde birkaç kişi yaşın büyük seni bu yaşınla yurtdışına göndermezler deyince ben de mahkeme kararıyla yaşımı üç yıl küçültüm. Böyle olunca da resmiyete şu an altmış iki yaşında görünüyorum dedi.
Onu ikna etmek için Tamam Ramazan amca bu sorun değil, bunca yıl çalışmışlığın var, üstelik rahatsız olduğun da ortada, altmış beş yaşını doldurmana gerek yok. İstemen halinde seni altmış iki yaş üzerinden hemen erken emekliye ayırabiliriz dedim.
Ramazan amca oturduğu yerde pozisiyon değiştirerek iyi de o zaman bana az para verirler dedi. Ramazan amca kafayı paranın azlığına çokluğuna takmıştı. Kendisine Ramazan amca paranın miktarına neden kafayı takıyorsun ki! En çok iki yüz, üç yüz guldenlik bir fark olur hepisi o kadar dediğimde Ramazan amca babama taraf döndü , güldü ve yok olmaz, biraz daha beklersem yüksek maaş üzerinden emekliye ayrılırım dedi.
Ramazan amcanın yaşama sıkı sıkya sarılma arzusu beni derinden duygulandırdı. İnsanın kendisini bekleyen sürpürizlerin farkında olmaması ne garip bir şeydi! Kısa bir süreliğine sustum, sonra kendisine Ramazan amca, sen gel beni dinle! Çalışmayı, eline geçecek paranın azlığını çokluğunu artık aklından çıkar. Uzun süre çalışmış bir insan erken emekliliğe nasıl kavuşur, eline ne kadar para geçer bütün bunları gayet iyi biliyorum. Sen gel beni dinle, yarın hemen işlemlere başlayalım, sana emekli maaşı bağlayip hemen Türkiyeye gönderelim dedim.
Ramazan amca başını sağa sola salayarak tatlı tatlı güldü ve sonra iyi de Türkiyeye gidip de ne yapacağım? Ordakiler buralara gelmek için varını yoğunu satıyor, sen beni burdan oralara göndermek istiyorsun deyince, bak Ramazan amcam, bana biraz müsaade edersen sana oralarda neler yapacağını bir bir anlatırım. dediğimde gülen gözlerle babama taraf bakındı. Babam sözü nereye getireceğimi merak ettiğinden araya girerek bana tamam tamam haydi anlat bakayım, Ramazan kardeşime neler tavsiye edeceksin? dedi.
Ramazan amcanın tam karşısına geçerek başladım aklımdan geçenleri anlatmaya bak Ramazan amca, yarın hemen emeklilik işlemlerine başlıyacağım. İşlemler bir iki hafta içinde sonuçlanır. Emeklilik maaşın bağlanınca birgün bile buralarda durmayacaksın. Biletini ayarlayıp doğru Sivereke gideceksin. Bu yaştan sonra bütün dünya işlerini bir kenara bırakacaksın. Bu güne kadar kazandıkların seni ömrünün sonuna kadar gül gibi geçindirir. Eline iyi kötü bir de emekli maaşı da geçecek, kimseye minnet etmeden güzel güzel yaşar gidersin.
Sivereke döndüğünde yaşıtın olan eski arkadaşlarını bulursun. Onlarla geçirdiğin eski günleri anarak mutlu olmaya çalışırsın. Şunun bunun derdiyle ne uğraşacaksın buralarda! Bundan sonra artık sadece kendin için yaşayaksın.
Mesela diyorum; Sivereke döndüğünde her gün sabah ezanı okunmadan yatağından kalkacaksın. Abdestini alıp, sabah namazı için Ömer ağa camisine gideceksin. Yanlız evden çıkmadan önce Siverek işi iki dilim salamura peyniri yanına almayi unutma. Gazete kağıdına saracağın peyniri ceketinin cebine yerleştir. Camide namazını kıldıktan sonra yönünü Kaleboğazına ver. Yolda karşılaştığın insanlara selam vere vere şehir meydana in. Ordan doğruca Şeytan Küçesine, Paşanın kahvesine git. O saatlerde işi gücü olmayan birçok yaşlı insan olur oralarda. Altına bir iskembe çek. Paşanın erkenden demlediği kaçak çaydan bir bardak çay iç! Sonra kahvede çalışan çıraklardan birisini yanına çağır. Çocuğun eline bir miktar para tutuştur ve ona al bu parayı git çarşıdan bana yarım kilo Ğerzıno domatesi, yarım kilo Dindar salatalığı, iki yüz gram Hadro biberi, bir litre Areş ayranı ve bir de meydan fırınından en tezesinden bir ekmek al de. Çocuk siparişini getirdiğinde, ona oğlum al bu sebzeleri götür bir güzel yıka, bir tepsiye diz, ve getir masaya bırak de. Çırağın önüne bıraktığı sebzeleri güzelce doğra. Doğrama işi bittince evden çıkarken yanına aldığın Siverek işi peyniri gazete kağıdından çıkar ve tepsiye bırak. Herşey hazır olunca çevrende oturan bir iki kişiye seslenerek haydi dostlar gelin hep birlikte yiyelim de. Masanın etrafına toplananlarla güzel bir sohbet eşliğinde kahvaltını yap. Ekmek peynir üzerine bir iki bardak ayranı başına dik! İnan ki içeceğin o ayranın, yediğin o ekmeğin tadını hiç bir yerde bulamayacaksın. Birkaç dostla yenilecek bir lokma ekmeğin lezzetini yaşadığımız bu Hollanda da hiç bir restoranta bulamazsın. İşte bu yüzden de işlerini hemen hal edelim ve seni hemen Sivereke gönderelim diyorum ! dedim.
Devam edecek...
Kadir Büyükkaya / Hollanda
FACEBOOK YORUMLAR