KONUK YAZAR

KONUK YAZAR

[email protected]

EYVAH YANGIN ÇIKTI  

02 Eylül 2019 - 12:34

Ahmet Öğretmen mesleğine yeni atanmış, okul yönetimi tarafından, eğlence ve oyun peşinde olması hasebiyle, meslekle uzaktan yakında ilgisi olmayan eğitimcilerin yüzkarası olarak görülmektedir. Ayrıca mesleğinin gerektirdiği donanımlara sahip olmayan öğrencilerine bildik klasik eğitim tekniklerini uygulamayan, eğitim tekniklerinden uzak öğrencilerin eğitimi eğlence ve oyundan ibaret görmesini sağlayan tipik avare olarak bilinmektedir.


Okul yönetimi bu davranışlarından dolayı okula müfettiş çağırmayı düşünmektedirler. Ancak işin ilginç tarafı Ahmet Öğretmen öğrencileri ve velileri tarafından çok sevilmektedir. Okul yönetimi öğrenci ve velilerin bu tavırlarından dolayı, müfettiş çağırıp çağırmamakta tereddüde düşmelerine sebebiyet vermektedir.


Oysaki Ahmet Öğretmen fakülteyi birincilikle bitirmiş, fakültede hocaları tarafından çok sevilen ve hocalarının tekniğini tüm benliği ile benimseyen eğitimin yaparak yaşayarak verilmesi gerektiğine tüm beyin hücreleriyle inanan, bir eğitimci tiplemesidir. Bunun yanında Ahmet Öğretmenin sevilmemesinin en büyük sebebi de eğitimin günlük yaşamda da kullanılması gerektiğine olan inancından dolayı derslerinin büyük bölümünü okul alanın dışında işlemeye çalışmaktadır. Mesela devlet kurumlarını tanıtırken öğrencilerini devletin kurumlarına götürerek bunu yerinde göstererek eğitim vermeye özen göstermektedir. Tabi ki bu da okul idaresinin işlerinin artmasına sebep olmasıyla birlikte öğrenciler açısından gidiş gelişlerde risk oluşturduğunu bununla birlikte idareciler kendi şahısları açısından da risk teşkil ettiklerini düşünüyorlardı.


Okulun açıldığı Eylül ayında Milli Eğitim tarafından okullara İtfaiye bilincinin yerleşmesi için bir yazı gönderir. Yazıda itfaiye bilincinin yerleşmesi ile ilgili çeşitli etkinliklerin yapılması istenir.


Okul idaresi bu tür işleri angarya işler olarak gördüklerinden olacak ki, bu işi avare olarak gördükleri Ahmet Öğretmene resmi yazı ile bildirirler. Yazıda bununla ilgili etkinlikler düzenlenmesi istenir. Sözlü olarak da İtfaiye bilincinin yerleşmesi için ileriki günlerde öğrencilerin okul bahçesinde toplanılarak bir yazı, iki şiir ve okunması istenir.


İşte hikâyemizin başlangıç serüveni tam buradan başlamaktadır


Ahmet Öğretmen tamam biraz düşüneyim yapacaklarımı tasarlayayım der. Okul idaresi size yapacağınız şeyleri sözlü olarak söyledik ya “daha ne tasarlayacaksın der”. Ahmet Öğretmenin kafasında şimşekler çakmakta ve yaparak yaşayarak öğrenmenin ne kadar önemli olduğunu göstermek için ona gün doğmuştur. Okul idaresi tarafından resmi yazı ile bu işi organize etmesi istenmiştir. O gece düşünür ne yapayım diye. Sabah ezanı ile birlikte ne yapacağına karar verir. Tamam der İtfaiyeden yardım isteyeyim yangın tatbikatı yapalım diye karar verir. İtfaiye ve itfaiyecilerin okulla gelmeleri için resmi izinlerin alınması için dilekçe okulla bırakır. Okul yönetimi başımıza iş açacaksın yangınla ne işimiz var dese de Ahmet Öğretmen kafasına koymuş okulda gerçeğe yakın olsun diye yangın tatbikatı yapacaktır.


Bu ara okulumuz dört katlı bir binadan oluşmaktadır. Ahmet Öğretmen kafasında şunu tasarlar. Okullun dördüncü katının koridorunda sembolik bir yangın çıkarılacak yangın söndürülmeye çalışılacak o esnada da öğrenciler okuldan tahliye edilecekler diye düşünürken 1714 yılında Osmanlılar tarafından Tulumbacılar diye kurulan 25 Eylül 1923’te de modern teşkilat olarak belediyelere devredilen itfaiyenin tanıtımı da yapılacaktır. Böylelikle öğrenciler gerçek gibi bir yangınla karşılaşacak, okullun tahliyesini bizzat yaşayacaklar.


Tatbikatın yapılacağı gün gelir çatar çatmasına da haylaz bir öğrenci evden aldığı yakıcı maddeyi yanında getirir şakalaşmak ve arkadaşlarını eğlendirmek maksadıyla.


Okul iradesi Ahmet Öğretmeni pek sevmediğinden olacak ki, Ahmet Öğretmenin itfaiye aracının gelmesi için verdiği dilekçeyi gerekli mercilere göndermede pek isteksiz davrandıklarından dilekçenin gönderilmesi unutulmuş.


Tatbikatın yapılacağı gün ve saat gelir çatar. Öğrencilere neler yapılmaları gerektiği anlatıldığı sırada, bizim haylaz öğrenci arkadaşlarının biraz eğlenmesi için tatbikatın yapılacağı okulun dördüncü katında tatbikattan önce sembolik yangın çıkarmak için kibritti yakmak için kolları sıvamış bile. Kibritti yakmış küçük bir bez parçasını tutuşturmuştur. Alevi biraz daha büyütmek için evden getirdiği yanıcı maddeyi alevin üzerine dökmesiyle birlikte tatbikat alanının her yerini ateş topu haline gelir. Bizim haylaz öğrencinin çığlıkları ta semaya kadar yükselir. Ahmet Öğretmen çığlık seslerini duyar duymaz sınıf kapısına çıkar.


Ahmet Öğretmen soğukkanlılıkla haylaz öğrenciyi kucaklamış. Diğer öğrencilerin tatbikat yapılıyormuş gibi okuldan tasfiye edilmesi gerektiğini arkadaşlarına söyler. Bu arada okul müdürü de olay yerine yetişmiştir. Ahmet Öğretmen bir yandan da okul müdürüne itfaiyenin acil şekilde aranmasını söylemiş söylemesine de. Okul müdürü Ahmet Öğretmeni duymuyor bile Ahmet, Ahmet başımıza iş açtın bağırışları ile okullun koridorlarını inletir. Ahmet Öğretmen bir yandan okullun tahliyesi ile ilgilenirken bir yandan da telefonun tuşlarından 110 itfaiyeyi aramakla meşgul dur.


Olayın gerçekleştiği gün ve saatte aynı ilçede dört yangın ihbarı daha gelir. Üç itfaiye arabası diğer dört yangını söndürmeye gittiklerinden itfaiyede çok eskilerden kalma eski bir itfaiye aracı tek kalır. İtfaiye binasında birde de binasının bekçisi var. Ancak kalan itfaiye aracı çok eski olması vesilesiyle itfaiye aracında yangın merdiveni bulunmamakta, itfaiye hortumu da eskimesinden dolayı üstü kesile kesile çok kısa kalmıştır.


Ahmet Öğretmen itfaiyeyi arar. İtfaiye binasında görevli kimse kalmadığından telefonu itfaiye binasının bekçisi açar.


Ahmet Öğretmen “büyük bir heyecanla falan okulun dördüncü katında yangın çıkmış öğrenciler de içerdedir” der.


İtfaiye binasının bekçisi “Binada kimsenin kalmadığını ancak eski bir itfaiye aracının bulunduğunu, arabayı sürecek sürücünün bulunmadığını” söyler. Ahmet Öğretmen itfaiye binasının bekçisinin araba sürmeyi bilip bilmediğini sorar. Bekçi arabayı sürmeyi bildiğini söyler. Ahmet Öğretmen arabayı alıp gelmesini rica eder. Bekçi bir an tereddüde girer. Görevi olmadığı söylerken bir yandan da öğrencilerin zor durumda olduğunu ölümle kalım arasında ince bir çizgide gidip geldiklerini film şeridi gibi hafızasından geçer. Her türlü riski göze alarak peki itfaiye aracını alıp geliyorum der.


Ahmet Öğretmen bu arada polis 155’i de arar. Okulda yangının çıktığını ancak şehri farklı yerlerinde dört yangının daha çıktığını itfaiye araçlarının bunları söndürmekle meşgul olduklarını anlatır. İtfaiye bekçisi ile ilgili durumu da bildirir. Polis Memuru Ahmet Öğretmene şehirde korsan bir gösterinin yapıldığını ancak bu yangınla ilgili durumu kendi amirine bildireceğini söyler. Polis Memuru durumu amirine bildirir. Amir bir yandan korsan gösteri bir yandan da çocukların durumunu göz önünde bulundurur. Korsanları dağıtmak


için gönderdiği tomanın derhal yangın yerine intikal etmesi için emir verir. Çocukların çok daha öncelikli oldukları, korsan gösteriyi diğer güçlerimizle bertaraf edeceğini düşünür.


Bu olaylar olurken İtfaiye binasının bekçisi eski püskü itfaiye aracını yangın yerine yetiştirmiştir. Çocukların tahliye edilmesi için itfaiye merdivenine ihtiyaç duyulmakta, itfaiye merdiveni de bu eski itfaiye aracında bulunmamaktadır. Bunun yanında itfaiye hortumu da yangın yerine tam olarak yetişmemektedir. Tüm bunlarla birlikte vatandaşlar tüm bu olanlara tanık olmaktadırlar. Bir yandan da bazı vatandaşlardan bağrışma sesleri gelmektedir. Büyük bir şehirde nasıl olurda modern itfaiye aracı bulunmaz. Bu arada bazı vatandaşlar modern itfaiye aracının bulunmamasının suçlusu olarak itfaiye aracını iyi niyetle olay yerine getiren itfaiye binasının bekçisini görürler. Tam bekçiye fiili temasta bulunacakları esnada güvenlik güçleri ve toma olay yerine yetişmiş olup olayın yatışması için gerekli müdahalede bulunurlar. Olay yeri ile ilgili gerekli güvenlik tedbirleri alındıktan sonra itfaiye aracının gerekli donanımdan eksik olduğunu gören güvenlik güçleri toma aracını tıpkı bir itfaiye aracı gibi kullanarak yangını söndürmeyi başarır. Toma aracının yangını söndürdüğünü gören halk, güvenlik güçlerine büyük bir tezahüratta bulunurlar. Yaşasın Polisimiz! Diye bağıranlar, alkış çalanlar, ıslık çalanlar. Tüm bu sevinç gösterileri arasında polisimiz olayı yatıştırmış ve de yangına gerekli müdahaleyi tomayla yapıp görev yerinden uzaklaşmış. Tabi tüm bunlar olurken güvenlik güçlerimizin yaptığı kahramanca davranışı ülke gündemine manşette taşınırlar. Bu ara görevlerini hakkıyla tam olarak yerine getirmeyenleri sormaya gerek var mı? Yok ya gerek yoktur zannedersem. Çünkü onlara gerekli cezayı vicdanları verecektir.


Mustafa Remzi Taşçı

Bu yazı 163385 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum