Kadir BÜYÜKKAYA

Kadir BÜYÜKKAYA

[email protected]

ARKADAŞIM HALİT-32.BÖLÜM

28 Kasım 2017 - 18:27

ARKADAŞIM HALİT


OTUZ İKİNCİ BÖLÜM


 


 


 


Çocukluğumda Şair İbrahim Rafet ilkokulunun alt tarafında fakir fukaraya hizmet sunan bir sağlık ocağı vardı. Halk buraya hastane diyordu. Özel Doktora verecek parası olmayanların gidecekleri tek adres burasıydı. Dış duvarları sarıya, iç kısmı açık maviye boyanmış, ana kapısı kuzeye bakan, tek katlı bir yapıdan ibaret olan bu bina o zamanlar gözümüzde oldukça büyük, ahım şahım görünürdü.


 


Hastanenin önü sabahtan akşama kadar hasta kaynardı. Hergün yüzlerce insanın başvurduğu hastanede daha çok eğitimini yeni tamamlayan pratisyen bir doktor, bir kaç hemşire, sağlık memurları ve bir de kapıcılar çalışırdı.


 


Hizmet veren personel sayısı hizmet vermekten uzak olduğundan hasta ve hasta yakınları kapıdan içeriye girene kadar akla karayı seçerdi. Bütün devlet kurumlarında olduğu gibi torpil burda da işe yarıyordu. Hastanede çalışan bir tanıdığı olanlar çok şanslı sayılırdı. Onlar sıra beklemeden içeriye girme imkânına sahipti. Torpili olmayanlar öğle sıcağında kapıda ter dökmek zorunda kalırdı. Kapıcı ve hademelerin büyük forsu vardı, fiyakalarından geçilmezdi. Torpil sayesinde sıra beklemeden içeriye alınanlar diğer hastaların ve hasta yakınlarının tepkisiyle karşılaşırdı. Bu yüzden hastane kapısında sık sık ağız dalaşı ve kavgalar yaşanırdı.


 


1970’lı yılların başında ( 1973-1974 )  hastanenin hekimi yakın akrabam Karahanlı İbrahim Yüksekkaya’ydı. Kendisi Şilanlıydı. Şilan doğduğum Karahan köyünün doğusunda, dört beş kilometre uzakta bir köydü. Dr. İbrahim Yüksekkaya, Necmettin Büyükkaya’nın dayısı oğluydu. Çocukluğu, gençliği ve üniversite yılları Necmettin Abi’yle birlikte geçmişti. Kürtçe ve Zazaca bilmesi Türkçe bilmeyen hastalara büyük kolaylık sağlıyordu.


 


Faik Çağlayan, Hikmet Güzeler, Yusuf Demirel ve Emkosanlardan Ramazan Ayyıldız hastanede sağlıkçı olarak çalışırdı. Yıldız Yüksekkaya, Afife Alhas ve Develanlardan Sevim adında kibar bir bayan hastalara hemşire olarak hizmet veriyordu. Hastanenin sekreteri Mustafa Alhas’tı. Personele hizmet sunan emektar şöförün ismi ise Ömer Kiraz’dı.


 


Daha sonra ki yıllarda halkımızın gönlünde taht kuran, Necmettin abinin yakın arkadaşlarından Dr Fuat Kılıç ve akrabamız Zeki Parlak bu hastanede Doktor olarak halkımıza çok büyük  hizmetlerde bulundular.


 


Bu dönemde Emine Saatçıoğlu,Ayser- Zennure Alhas ve isimlerini hatırlayamadığım birkaç kibar bayan hemşire , komşumuz ve kirvemiz Cerrah Saklım,Abdulkadir Alperoğlu ve Mustafa Bürmen hastane elemanı olarak görev yaptı.


 


Yaz aylarında hastanenin en yoğun çalışan ünitesi, sağlıkçı Yusuf Amcanın sorumlu olduğu göz bölümüy dü. Aileler temizlik konusunda gerekli hasasiyeti göstermediğinden yaz ayları geldi mi çocuklarda göz enfeksiyonu baş gösterir ve tek kelimeyle annelerini ağlatırdı. Kan çanağına dönen gözler bütünüyle çapaklanır,kirpikler birbirine yapışır, çocuklar güneşe karşı gözlerini açmakta zorlanırdı. İçine kum kaçmış gibi habire kaşınan gözlerin tek ilacı  Terramycin’dı.


 


Göz kapakları şişen ve önlerini görmekte zorlanan çocuklar anneleri tarafından elinden tutulur ve doğruca Yusuf Amcaya götürülürdü. Hastanenin batı cephesinde merdivenle çıkılan bir kapı bulunuyordu. Burda  terası andıran fazla geniş olmayan bir hol vardı. Yusuf amca sabah serinliğinde bu alana sandalyesini atar ve sıraya giren çocukların gözlerine durmadan merhem sıkardı. Mızmızlanan çocuklar Yusuf amca tarafından bir güzel azarlanırdı. Gözlerin bakterilerden temizlenmesi için çocukların birkaç gün üst üste Yusuf Amcaya gelmesi ve ondan yeterince azar işitmesi gerekiyordu.


 


Devam edecek...


 


 


 


Kadir Büyükkaya


[email protected]

Bu yazı 1840 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum