Muhammed Nur

Muhammed Nur

[email protected]

28 ŞUBAT SÜRECİ VE SİVEREK 9

27 Kasım 2015 - 07:43

Siverek'te camiye Kur'an dersi vermek için giden Müslümanlara yönelik yapılacak baskın için tüm hazırlıklar tamamlanmıştı. Baskın yapılacak kişilerin adres tespiti yapılmış, haklarındaki suçlamalar için tüm bilgiler özenle(!) dosyalara işlenmişti. Baskın sonrasında basına verilecek bilgi metni bile düşünülmüştü.

Alper'in Ankara'ya göndermiş olduğu tüm istihbarat paylaşımlarına rağmen baskın için henüz onay verilmemişti. Alper bu duruma öfkeleniyor, bir an önce başarılı bir baskın ile camilerdeki Kur'an kurslarını engellemek istiyordu.

Merkezden gelen son talimatlarda; camiler üzerinde baskıların artırılması, ilçedeki çeteler kanalıyla cami öğrencilerinin rahatsız edilmesi, Kur'an öğreticilerin gün boyunca takip edilerek taciz edilmesi, Kur'an dersi verilen bir camiye ders verildiği sırada baskın düzenlenmesi, muhbir ve haber elemanları vasıtasıyla Müslümanlar hakkında çevrede çirkin dedikoduların yayılması isteniyordu.

Müdür Alper, son gelişmeler üzerine ekibini toplantı salonunda, yuvarlak masa etrafında toplamıştı. Alper'in son günlerdeki agresif hali ekibi üzerinde inanılmaz bir baskı oluşturmuştu. Ekibi ile konuşurken âdete gözlerinden ateş saçıyor en küçük bir yanlışlarını affetmiyordu.

Toplantı başlar başlamaz Alper yanı başındaki Fuat'a dönerek:

- Siverek'teki cami çalışmaları ile ilgili son durum nedir, diye sordu.

Alper'e sunacağı bilgiler üzerinde saatlerdir kafa yoran Fuat dersini iyi ezberlemiş bir ilkokul öğrencisi edasıyla Alper'e doğru dönerek:

- Efendim x camisine bu akşam namazından sonra ders verildiği sırada baskın düzenleyeceğiz. Allah'ın izniyle hepsini toparlayıp merkeze getireceğiz. Cami İmamını baskın hakkında bilgilendirdik.

Fuat'ın baskın hakkında cami imamını bilgi vermesine anlam veremeyen Alper:

- Siz ne yapıyorsunuz anlamış değilim? Nasıl baskın bilgisini üçüncü şahıslarla paylaşırsınız. Ya imam gidip baskın hakkında onlara bilgi verirse ne olacak.

Fuat gayet kendinden emin bir tavırla:

-Efendim imam ile özel olarak ilgileniyoruz. Öyle bir şey yapacağına ihtimal vermiyoruz. Zaten O da camide Kur'an dersi verilmesinden dolayı çok rahatsızlık duyuyor.

Alper, Fuat'ın açıklamasından tatmin olmamıştı. Yine de ekibin üzerine fazla gitmesinin doğru olmayacağına kanaat getirerek konuyu değiştirdi:

- Cami baskınında yaşı küçük olanları asla merkeze getirmeyin. Onları baskın sonrasında cami avlusunda toplayarak, camiye gelmemeleri konusunda uyarıda bulunun.

Fuat kendinden emin bir tavırla Alper'e dönerek:

- Efendim, baskında cami öğreticilerini ve yaşı büyük olan öğrencilerle birlikte cami hocasını getireceğiz. Merak etmeyin her şey istediğiniz gibi olacak.

- Tamam, öyleyse baskından hemen sonra beni bilgilendirin. Bende merkeze gelerek ifade işlemlerine bizzat katılacağım. Onlara dünyanın kaç bucak olduğunu göstereceğim!

- Peki, Efendim nasıl isterseniz.

Alper, X camisi hakkındaki baskın haberinden sonra heyecanlanmıştı. Ama en çok merak ettiği camilerden biri de Y camisiydi. Alper yeniden Fuat'a dönerek:

- Peki, Y camisinde durumlar nasıl? Dedi

-Efendim Y camisinde durum pek iç açıcı değil! İmam işbirliğine yanaşmıyor. Hatta örgüt elamanlarının vermiş olduğu derslere katılıyor. Pazar günleri de onların çeşitli etkinliklerine iştirak ediyor, dedi.

Fuat'ın Y Camisi hakkında vermiş olduğu raporu iyice dinleyen Alper:

-Kesinlikle işbirliğine yanaşmayan imamlara psikolojik baskı dışında şimdilik bir baskı yapmayın.İmama baskı uygularsanız cami cemaatini tahrik edebilirsiniz, bu da cami cemaatinin bize karşı tavır almasına neden olabilir...

-Peki, Efendim, siz nasıl isterseniz.

Bir anda odada bir sessizlik oluşmuştu. Alper'in hızlı hızlı nefes alması dışında odada çıt yoktu. Fuat bir anda, mal bulmuş mağribi gibi Alper'e dönerek:

- Efendim, biliyorsunuz o cami etrafında kümelenmiş bir çete var. Çetenin başında ise "Zıkı" isimli bir genç var. Bu çete üyeleri akşamleyin camiye girerek camide ders verenlerle tartışıyorlar. Camidekiler ile aralarında bu yüzden çeşitli sürtüşmeler olmuş. Bu durumu kendi lehimizde kullanabiliriz, dedi.

Bu bilgiden sonra Alper'in beyninde şimşekler çakmıştı. Bir anda elini masaya sert şekilde vurarak:

- Çok güzel bir konuya parmak bastın Fuat'cım. Ankara'dan en son gelen talimatlarda cami derslerini engellemek amacıyla bu gibi çetelerle işbirliğine gidilmesi isteniyordu. Derhal Zıkı'yı bir sebeple gözaltına alın. Onu cami öğrencileri hakkında dolduruşa getirin. Kendisine para verin, madde kullanıyorsa ona madde bulması konusunda yardımcı olun. Bu cami için ona ihtiyacımız olacak, dedi

Alper'in övgüsünü kazanan Fuat, ekipteki diğer arkadaşlarına doğru sırıtarak:

- Emredersiniz efendim, dedi.

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Cem, her zaman olduğu gibi akşam namazını evde kıldıktan sonra hızlı adımlarla camiye doğru ilerliyordu. Evi ile cami arasında yaklaşık 500 metre bir mesafe vardı. Yolda yürürken aklına öğrenciler arasında düzenleyeceği yarışma geldi. Yarışmada dereceye girecekler için almış olduğu kitabı evde unutmuştu. Cem, kitabı almak için eve geri dönmeyi düşündü. Daha sonra bu fikrinden vazgeçip yol üzerindeki bir bakkala uğrayarak yarışmada dereceye girecekler için 3 adet kaliteli çikolata aldı.

Cem, 15 günde bir kendi öğrencileri arasında siyer ve fıkıh gibi konularında yarışmalar düzenler, yarışmada ilk üçe girenlere çeşitli hediyeler verirdi. En son düzenlemiş olduğu yarışmada birinci olan öğrenciye Emine Özkan Şenlikoğlu'nun "İdamlık Genç" isimli kitabını hediye etmişti. Çocuklar bu gibi yarışmalardan çokça istifade ediyor, hediyeyi kapmak içinde kendi aralarında tatlı bir rekabete girişiyorlardı.

Cem, camiye yaklaştığı sırada cami kapısının tam karşında cami avlusunu seyreden uzun boylu, kıvırcık saçlı, üzerinde siyah mont ve kot pantolon bulunan birisinin beklediğini gördü. Bu adamın her haliyle camiyi gözetlediği belli oluyordu. Cem bu kişiyi iyice süzdükten sonra cami kapısından içeri girdi.

Cem, camiye girer girmez caminin hemen girişindeki bölmeden, bülbül ötüşünü andıran Kur'an okuyan çocukların sesleri gelmeye başlamıştı. Camide Yaşları 7 ile 18 yaşları arasında değişen yüze yakın çocuk önlerinde Elif-ba ve Kur'an'ı Kerimleri vardı. Cem odaya girdikten sonra odanın en sonundaki her zamanki yerinde oturdu. Camide Cem ile birlikte Talha, Suat, Ahmet'te öğrencilerine ders veriyordu.

Cem'e doğru yanaşan Suat :

Abi, abdesthane yanında bekleyen bir adam var. Sürekli saatine bakarak etrafı gözetliyor. Çok şüpheli hareketler yapıyor, dedi.

Cem'in, Suat'ın getirdiği bilgiden sonra şüpheleri iyice artmıştı. Başını öne ve arkaya doğru sallayarak, derin bir nefes alan Cem:

- Cami dışında da şüpheli bir kişi gördüm. Bu akşam camiye baskın olabilir. Allah sonumuzu hayır etsin, dedi.

Cem, Talha, Suat ve Ahmet kendi öğrencilerine ders verdikten sonra Cem kendi öğrencilerini yarışma yaparak, yarışmada ilk üçe girenleri tebrik ederek ödüllerini verdi. Talha, Suat ve Ahmet'te öğrencilerine verdikleri dersi tamamlamıştı. Ahmet, yatsı ezanın okunmasına 15 dakika kala peygamberimizin hayatından  kısa bir sohbet yapmak istedi.

Ahmet sohbet yaptığı sırada cami kapısı önünde üzerinde "Kamıkaze" yazan mavi renkli polis dolmuşu durdu. Hemen arkasında da 2 tane toros marka siyah araba durdu. Arabadan inen polisler, sanki teröristlerin hücre evine giriyorlarmış gibi camiye doluştular. Polislerin camiye girdiğini gören Ahmet sohbetini bitirerek  "El Fatiha" dedi. Öğrenciler her bir ağızdan Fatiha suresini okumaya başladılar.

Bu yazı 2128 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum