SURİYE HALKININ ÖZGÜRLÜK MÜCADALESİ KONFERANSI
Siverek Eğitim Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği tarafından "Suriye Halkının Özgürlük Mücadelesi" konulu konferans düzenlendi.
Şanlıurfanın Siverek ilçesinde, Siverek Eğitim Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği tarafından, bugün saat 12.00de, Esmerçayır Mahallesinde bulunun bir düğün salonunda, "Suriye Halkının Özgürlük Mücadelesi" konulu konferans düzenlendi. Program Mahmut Akyolcu tarafından okunan Kuranı Kerim tilaveti ile başladı. Ardından Siverek Eğitim Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Dernek Başkanı Celal Koç tarafından selamlama konuşması yapıldı. Koç konuşmasının başında, Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır ayeti ile yola koyulduklarını belirterek, kuruluş amaçları hakkında misafirlere bilgi verdi.
Suriyede yaşanan drama değinen Koç, Suriyede yaşanan katliamlara sessiz kalmamak için böyle bir konferansı düzenledik.Önümüzdeki hafta Siverekteki STKlarla görüşüp, Suriye için yardım kampanyası düzenleyeceğiz dedi.
Program daha sonra Tunusta başlayan ve diğer Arap ülkelerinde devam eden Arap Baharı ve yaşanan gelişmelerle ilgili sinevizyon gösterisi ile devam etti.
Sinevizyon gösterisinin ardından Programa konuşmacı olarak katılan Araştırmacı Yazar Osman Atalay, Arap Baharı olarak adlandırılan, Arap dünyasındaki siyasi gelişmelere değinerek şöyle konuştu, Türkiyedeki Müslümanlar, Arap dünyasındaki olaylara, ayet ve hadis perspektifinden bakacaklarına, batılıların gözüyle olaylara bakıyorlar. İslam beldelerinde yaşanan katliamları Siyasi Kavramlarla açıklama yanılgısına düşüyorlar.Bugün Suriyede yaşanan katliamların, dünde Afganistanda, Bosnada, Çeçenistanda yaşandığını söyleyen Atalay, yapılan katliamların arkasında Rusya olduğunu savundu.
Ardından kürsüye çıkan Gazeteci Yazar Adem Özköse, Suriyede yaşadıklarını anlatarak, oradaki katliamlara değindi.
Özköse, şunları söyledi: "Suriye'ye gittiğimiz gün aracımızla hareket halinde giderken, yaklaşık 60 kişilik Şebbiha gücü tarafından yolda araçlar durdurulmaya çalışılıyordu. Durmayan araçlara ateş açıyorlardı. Biz ise yakalanmamak için başka bir yola girdik ama yol kapalı olduğu için Şebbiha güçleri silahlarını bize doğrulttu. İlk anda olayı anlamamıştım. Onlara kim olduklarını sorduğumda, 'Esed yandaşları' olduklarını söylediler. Daha sonra yere yatırdılar, gözlerimizi kapadılar ve ellerimizi bağladılar. Bizi El Fua köyünde bir eve götürdüler. Gözlerimiz kapalı, ellerimiz bağlı bir şekilde mahzene götürdüler ve yere yatırdılar. Silahlarını başımıza doğrulttular ve silahlarına mermi sürdüler. Kendi aralarında ise, 'Bunları öldürelim mi, ne yapacağız' şeklinde konuşuyorlardı. O sırada bizi öldüreceklerini düşündüm."
"ZORLA SAKALLARIMI KESTİLER"
11 günün ardından gözleri kapalı ve elleri kelepçeli bir şekilde helikopterle Şam'daki Kefer Susa Muhaberat Merkezi'ne götürüldüklerini söyleyen Özköse, "Helikopterden indirilirken, bir asker boynumdan tutup beni yere yapıştırdı ve bacağını kafama bastı. Muhaberat merkezine gidene kadar, araçla o şekilde yolculuk yaptım. Askerler sürekli bize hakaret ve tehdit ediyorlardı. Cezaevinde, güzel yüzlü gençlere, kadınlara, çocuklara işkence ediyorlardı. Kırbaç ve sopa ile işkence ediyorlardı. Türkiye'de oluşan kamuoyu nedeniyle bize işkence yapılmadığını düşünüyorum. Cezaevinde, zorla sakallarımı kestiler. Tıraş makinesi ile sakallarımı sıfıra vurdular. Cezaevinde her sabah işkence sesleri ile uyanıyordum. İnsanlara bahçede ve tuvalette yere yatırarak, işkence yapıyorlardı. İzzetli, şerefli Müslümanların izzetini, şerefini kırmak istiyorlardı. Cezaevinde bir de tuvalet cezası vardı. Bir gün-iki gün, bazılarını bir hafta tuvalete çıkartmıyorlardı." diye konuştu.
"CEZAEVİNDE HAFIZLIĞIMI TAZELEDİM"
İnancın, duanın, yenemeyeceği bir şey olmayacağını ifade eden Adem Özköse, şunları kaydetti: "Cezaevinde, Allah'a olan inancımızdan dolayı direndik. Rabbime şükürler olsun. Sıkıldığım zaman Kur'an okuyordum ve o zaman içim ferahlıyordu, rahatlıyordum. Cezaevinde hafızlığımı tazeledim. Özgürlüğümüze kavuşacağımızı öğrendiğimizde, buraya gelmeden bir gün önce bize yeni elbiseler aldılar. Cezaevi müdürünün odasına giderek, orada elbiselerimizi giyecektik. Odaya girdiğimde, müdür kameraları kapatmayı unutmuş. Odanın içinde kameralar dolu ve 24 saat hücreleri izliyorlar. Bunlar gizli kameralar ve mahkümların bu kameralardan haberi yok. Bütün cezaevini o kameralardan gördüm. Hücrelerin boyutlarına göre insanları üst üste yığmışlardı. Kadınlar ve çocuklar ayrı hücrelerde görülüyordu. Suriyeli gençleri ise çırılçıplak soyarak, kalabalık bir şekilde bir hücreye koymuşlar. 50-60 kişilik gençler, o şekilde hücrelerinde kalıyorlardı. Cezaevinde yaklaşık 500 kişi vardı. Cezaevi müdürü kameraları açık unuttuğunu fark edince, kameraları hızlı bir şekilde kapattı."
Türkiye'ye dönüşte çok büyük bir ilgi ile karşılaştıklarını, bu kadar büyük ilgi beklemediklerini anlatan Adem Özköse, "İnsanların bu kadar sahiplenmesine şaşırdım. Nereye gitsem, insanlar hemen sarılıyor. İnşallah bizim durumumuz Suriye'de yaşananları gündeme getirir ve mazlum insanlar için de katkısı olur. Suriye'den özgürlüğüme kavuşmam konusunda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum." dedi.
Mehmet Yerli / www.siverekgenclik.com
SİVEREK'TE SURİYE KONULU KONFERANS ile siverekgenclik
FACEBOOK YORUMLAR