CUMA HUTBESİNDE İSLAMIN ENGELLİLERE BAKIŞI

Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde, kasım ayının son cuma hutbesinde "İslam Dininin Engellilere Bakışı" anlatıldı. Siverek Müftlüğü tarafından, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan memur ve işçiler Cuma namazına yetişmesi için ilçe genelinde Cuma Namazı saat 12.00'de kılındı.

İŞTE CUMA HUTBESİNİN TAMAMI

Yaratılmışların en mükemmeli ve en şereflisi olan,[i] âlemdeki her şey hizmetine sunulduğu insan,[ii] iman, salih amel ve güzel ahlakı ile Allah katında değer kazanmaktadır. Zira Allah insanları buna göre değerlendirmekte, onların fiziki yapılarına, renklerine, ırklarına, cinsiyetlerine, sağlam veya engelli oluşlarına bakmamaktadır. Nitekim Yüce Rabbimiz: “Sizin en hayırlınız takvada en ileri olanınızdır.”[iii] buyurarak üstünlüğün takvada olduğunu bildirmiş, Sevgili Peygamberimiz de: “Allah sizin sûretlerinize ve mallarınıza bakmaz. Fakat kalplerinize ve amellerinize bakar.”[iv] buyurarak bu gerçeğe işaret etmiştir.

Değerli Müslümanlar!

İslam dini, sağlıklı ve engelli diye bir ayırım yapmaksızın sosyal ilişkilere büyük önem vermektedir. Bununla birlikte yardıma, ilgiye ve bakıma muhtaç insanlarla daha fazla ilgilenmeyi teşvik etmekte ve bunu çok sevap kazandıran bir davranış olarak görmektedir. Örneğin görme engelli bir kimseye yol göstermek, sağır ve dilsiz ile ilgilenmek ve aracına binmeye çalışan bir engelliye yardımcı olmak sadakadır. Allah Teâlâ bir kudsî hadiste: “Ben kulumu -iki gözünü kast ederek- iki sevgilisini almakla imtihan ettiğimde o buna sabrederse, bu iki göze karşılık olarak ona cenneti veririm.”[v] buyurmaktadır. Engelli kimselerin böyle bir mükâfatı almaları için isyana düşmeksizin sabretmeleri gerektiği unutulmaması gereken bir şeydir. Bu şekildeki musibetlere sabretmeye ve bunun mükâfatına ilişkin olarak şöyle bir rivayet nakledilmektedir: İbn Abbas, Atâ b. Ebî Rebâh’a: “Sana cennet ehlinden bir kadını göstereyim mi?” dedi. Atâ: “Evet göster.” dedi. İbn Abbas, işte şu siyah kadın, Hz. Peygamber’e geldi ve: “Sara hastalığım tutuyor ve üstüm başım açılıyor. İyileşmem için Allah’a dua edin.” dedi. Hz. Peygamber: “İstersen sabreder, cennetlik olursun; istersen sana afiyet vermesi için Allah’a dua ederim.” dedi. Bunun üzerine kadın: “O halde sabredeceğim. Ancak sara tuttuğu zaman üstümün başımın açılmaması için dua buyurunuz.” dedi. Hz. Peygamber de ona dua etti.”[vi]

Muhterem Müminler!

Dinimiz, bazı durumlarda engellilere kolaylıklar sağlamıştır. Örneğin; Ebû Hanife’ye göre camiye yürüyerek gidemeyecek derecede hasta olan kimseler kendilerini götürecek birisi olsa dahi Cuma namazını kılmakla yükümlü değildir. Yine farz namazları ayakta kılmaya güç yetiremeyen kimselerle, ayakta kıldıkları takdirde başka bir rahatsızlığı oluşan veya hastalığının artması ya da iyileşmesinin gecikmesi söz konusu olan kimseler, namazlarını oturarak kılarlar. Yüce Rabbimiz bir ayet-i kerimede: “Gazaya katılmama konusunda âmâya sorumluluk yok, topala sorumluluk yok, hastaya sorumluluk yoktur”.[vii] buyurmak suretiyle engellileri cihattan muaf tutmuştur.

Değerli Müslümanlar!

Peygamber Efendimiz engellileri toplumdan dışlamamış, aksine onları topluma kazandırmıştır. Sahabeden görme engelli olan Abdullah b. Ümmi Mektum’u müezzin olarak görevlendirmişti. Hz. Peygamber bizzat engellilerle ilgilenmiş, onlara güçlerinin yetmediği alanlarda görevlendirmemiştir. Yeteneklerine göre kamusal alanda vazife vermiş, topluma kazandırmaya çalışmış, engellileri başkalarının maddî-manevî yardımına muhtaç duruma düşürmemiştir. Ayrıca: “Bir kimsenin mümin kardeşini (herhangi bir kusuru veya fizikî engeli sebebiyle) küçümsemesi günah olarak ona yeter.”[viii] buyurmak suretiyle engellileri toplum içinde rencide ederek üzmekten ve tahkir ederek alaya almaktan men etmiştir.

Hz. Peygamber’i örnek alan bizler engellilerin haklarına saygılı olmalı ve onlara gereken ilgiyi göstermeliyiz. Ayrıca her birimizin bir engelli adayı olduğunu zira başımıza gelebilecek herhangi bir musibetle engelli olabileceğimizi asla unutmamalıyız.

www.siverekgenclik.com