ÇARESİZ BABA İBRAHİM DİZLEK ''SON UMUDUM HAYRÜNNİSA GÜL''

kardeşlerin tedavi olabilmeleri için son umutları Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrunisa Gül. Çocukların Babası İbrahim Dizlek çocuklarının ilik nâkili olabilmesi için çalmadık kapı bırakmadığını belirterek şöyle dedi ’’İlik nakli umuduyla Antalya’ya gittim. Yaklaşık 2 yıl kaldım. Ancak bir sonuç alamayınca tekrar Siverek ilçesine geldim. Çocuklarım her gün ölüme yaklaşıyorlar. Son çare sayın Hayrunisa Gül’e iki sayfalık mektup yazmak oldu. Mektupta hastalığın ilk gününden   bugüne kadar geçen 6 yılık süre içinde karşılaştığım olayları anlatarak  çocuklarımın ilik nakli olabilmesi için yardım istedim’’ dedi.
    
Çaresiz baba İbrahim Dizlek, Cumhurbaşkanının eşine yazdığı mektupta şu bilgilere yer verdi.
 
"Hanımefendi, yaklaşık olarak 6 yıldır çocuklarım bu hastalığın pençesinde kıvranmaktalar. Tedavileri için çalmadığım devlet kapısı kalmadı. Bana sadece geçimimle ilgili yardımlar yapılabilineceği söylendi. Oysa,ben ekmek paramı kazanabiliyorum. Bana gereken iaşe değil, Çocuklarımın iyileşmeleri için gerekli desteğin sağlanmasıdır.

Sevgili hanımefendi,çocuklarımın tedavilerinin gerçekleştirilebilmesi için duyarlı vatandaşlar bir kampanya düzenlediler. Bu kampanyaya bir hemşerimiz 10,000 TL zekatını verdi. Bir de yurt dışındaki Ses Sanatçısı Muzaffer Yiğit bey kampanya kapsamında 10.010 Euro getirdiler. Bu yardımlar 2008 yılında yapıldı.
 
Bununla biraz umutlandık. Zaten Yeşil kart bünyesinde Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Hematoloji-Onkoloji Kemik-İlik Nakil Bölümünde ameliyatlarının ücretsiz yapılabileceğini öğrendik. Çok mutlu olduk biz. Bu öyle kolay bir aşama da değil. Her çocuğun ameliyatı arasında üç aylık bir zaman bırakılacak ve üçer ay arayla ameliyat edilmeleri gerekiyor. Bunada razıyız. Ama işin en can alıcı tarafı bu çocukların ameliyattan sonra bir aylık bakım süresi var. Burada da iki seçenek var. İlki, çocukları ameliyattan sonra normal servise yatırıyorlar. Hanımefendi, bu çok hassas bir durum olduğu için bu çocukların çok hijyenik ortamda kalmaları gerekmektedir. Normal serviste kalmaları halinde diğer farklı hastalıklardan yatan hastalardan enfeksiyon kapmaları işten bile değilmiş. Bunu da doktorlar ifade ediyorlar. Bu şekilde bir bakım yapılması mümkün olmadığı gibi yaşama şansları da %32 olarak ifade ediliyor. Bu şartlar altında öncelikle ben bir baba olarak buna tahammül edemem. Bir diğeri de insan olarak buna gönlüm razı olamaz. Bu bir cinayet olmaz mı, hanımefendi? Bir ebeveyn nasıl katlanabilir, bu yürek parlayıcı. Uzun vadeli ve kahredici cinayete nasıl katlanabilir?
 
Bir diğer yöntem ise Özel Statü dedikleri Hücre bakımıdır. Bu bakımla kurtulma şansı oranları %92 olarak ifade ediliyor. Aradaki uçuruma bakar mısınız lütfen. Fakat bu tedavinin de yapılabilmesi için tam 1 ay süre içinde bir Profesör ve hastanın kalacağı ortam hazırlanıyor. Hasta ve doktor bu bir aylık süre içinde hiç bir şekilde dışarıyla irtibat kurmuyor ve hijyenik ortamın bozulmaması sağlanıyor. Bu her çocuğa uygulanacak. Tabii bu ameliyatların üçer ay arayla yapılması işi bu amaca yöneliktir. Bu Özel Statü için tam bir boyunca hastayla birlikte hücrede kalacak olan doktorun ücreti sadece 2008 yılında 60.000 TL olarak bize bildirildi. Üç çocuğum için sadece doktor ücreti olarak bu da 180.000 TL'yi buluyor. Hanımefendi, ben bu parayı asla karşılayamam. Üstelik her an çocukların başında olmam gerekiyor. Bu arada üzüntüden eşimde hastalandı. Şimdi bir de onun hastalığı çıktı ortaya. Çıldırmak üzereyim. Ne yapacağımı şaşırmış vaziyetteyim. Çok defa ölmek istedim. Her defasında çocuklarım bensiz ne yapar düşüncesiyle ölmekten vaz geçtim’’ açıklamasında bulundu.
 İbrahim Dizlek iki sayfa süren mektubunun sonunda son çarenin Hayrunisa Gül olduğunun belirterek çocuklarının ilik nakillerinin yapılması için gerekli yardımın yapılmasını istedi.