BOZKUŞ: “TAZİYELERDE YEMEK ADETİ KALDIRILSIN”

Din Bir-Sen Siverek Temsilcisi Mahmut Bozkuş taziyelerde dağıtılan yemeklerin taziye sahiplerine külfet oluşturduğunu belirterek, toplumda taziye yemeklerinin kaldırılması gerektiğine vurgu yaptı. Bozkuş konu ile ilgili yaptığı açıklamada, "Son yıllarda cenaze sahipleri taziye evlerinde farklı bir adet ortaya çıkardılar. Anadolu’nun bazı küçük illerinde bile cenazenin ilk günlerinden başlanarak bazen üç gün boyunca çadırlar kurulup, yemekler yapılıyor. Bunda bir problem yokmuş gibi görünse de dikkatle incelendiği takdirde insanların yeni bir hurafeye doğru gittiği anlaşılacaktır”

Taziye sahiplerinin taziyelerde ikram edilen yemek âdetinin dinimize uygun olup olmadığını sorgulaması gerektiğini belirten Bozkuş, "Bu konuda peygamber efendimiz taziye sahibinin yemek hazırlayıp gelenlere ikram etmesini hoş karşılamamış, taziye süresini de en fazla üç gün ile sınırlamıştır. Peygamber efendimizin amcası oğlu Hz. Cafer- i Tayyar, Mute savaşında şehit olduktan sonra sahabelerine ‘Cafer’in ev halkına yemek hazırlayınız. Çünkü onların başına kendilerini meşgul eden bir iş gelmiştir’, buyurmuştur’ (Ebu Davut Cenaiz, 25-26; Ahmet b.Hanbel, 6/380, İbn Mace )Ayrıca, ölen kişinin mirasçıları fakirseler ve aralarında buluğ çağına ermemiş çocukları var ise, ölünün geriye bıraktığı maldan, cenazeye katılanlara verilmesi doğru değildir. Buna karşılık Peygamber efendimiz, Komşu ve akrabalarının ölü sahiplerine yemek getirmelerini tavsiye etmiştir. ( Cenaiz 59, İbn MACE )

İmam olmaları sebebiyle şehir merkezi ve köylerdeki birçok taziyeye katıldıklarını belirten Bozkuş, " Katıldığımız taziyelerde, taziye sahibinin, taziyeye katılanlara yemek ikram etmediğinden dolayı çevresi tarafından kınandıklarına duyduk. Cenazesi olup, acısı taze olan cenaze sahibinin, birde kendilerine gelen ziyaretçileri tabiri caiz ise; düğün merasimi gibi ikramda bulunup, ziyafetler çekmesi uygun değildir. Hatırlanacağı gibi bundan birkaç yıl önce taziyelere şeker, yağ, koyun götürme âdeti halkımız tarafından yanlış görülerek kaldırılmıştır. Aynı şekilde taziyelerde yemek âdetinin de kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Taziyelerdeki ikramın sadece çay ve su ile sınırlandırılması gerektiğine inanıyoruz. Taziyelerde ölümü tefekkür ederek sünnet ölçüsünde davranarak şu nebevi tavsiyeyi ihya edersek daha uygun olacaktır. 'Peygamber Efendimiz (s.a.v) ‘ölünün mezardaki hali imdat diye bağıran denize düşmüş kimseye benzer. Boğulmak üzere olan kimse, kendisini kurtaracak birini beklediği gibi meyyitte babasından, anasından, kardeşinden, arkadaşından gelecek bir dua bekler. Kendisine bir dua gelince dünyanın hepsi kendisine verilmiş gibi sevinmekten daha çok sevinir. Allah yaşayanların duaları sebebiyle, ölülere dağlar gibi çok rahmet verir. Dirilerin de ölülere hediyesi onlar için dua ve istiğfar etmektir” (Ebu Mansur, İbn Abbas (r. a) rivayet etmiştir"

Taziyelerdeki çeşitli hurafelere de değinen Bozkuş, "Anadolu’muzun büyük bir kısmında maalesef yedinci, kırkıncı ve elli ikinci gün gibi uygulamalara sıkça rastlanmaktadır. Üzülerek ifade etmek gerekir ki pek çoğu ölen sevdiklerinin arkasından yapacakları hatimleri, hayır ve duaları bu günlere ertelemektedir. Hatta elli ikinci geceye mahsus bir dua bile tahsis etmişlerdir. Güya ölünün kemikleri etlerinden elli ikinci gecede ayrılırmış ve bu esnada müthiş bir azap duyarmış da, bu azabı duymaması için belirlenen dualar okunurmuş! Bütün bunlar bid’attır ve bu gibi durumların dinimizde hiçbir yeri yoktur. Ölen bir din kardeşimizin arkasından ne yedinci, ne kırkıncı, ne de elli ikinci günde fıstıklı helva ikram etme durumu söz konusu olamaz. Bunun gibi ikramların çok çirkin dedikodulara dönüşüp çevrede günlerce konuşulduğuna şahit oluyoruz. Bilakis böyle günleri beklemek, manasız olmaktan öteye; yapılacak hayrın geciktirilmesi açısından yanlıştır. Allah bizleri hayır, hakikat ve doğru yoldan ayırmasın inşaallah"

www.siverekgenclik.com